Bu konu hakkında uzun süredir yazmak istiyordum. Fakat işlerimin yoğunluğu dolayısıyla bir türlü fırsat bulamadım. Ülkeler arası siyaset çok fazla uzmanlık alanım değil fakat ülkelerin siyasi hareketleri bölgemizdeki ekonomik faaliyetleri etkiliyorsa o zaman bu konu benim de ilgi alanıma giriyor.

Bu makalede temel olarak Türkiye, İran, Rusya ve Suudi Arabistan hakkında bölgemizde olup biten ekonomik gelişmelerden bahsedeceğim.

İlk öncelikle Türkiye-Rusya ilişkilerinden kısaca bahsedelim. Duymayan kalmamıştır herhalde. Rusya ile aramız oldukça bozuk. Türk jetlerinin Rus uçağını düşürmesinin ardından Rusya ilk önce onlardan aldığımız doğal gazı kesmekle tehdit etti. Ruslarla ortaklaşa yaptığımız nükleer santral projesini durdurdular ve Türkiye'den ihraç ettiğimiz sebze ve meyvelere veto koydular. Şimdi gerçeği söylemek gerekirse, Rusya bize karşı somut hiçbirşey yapamayacak durumda. Çünkü Ukrayna'yı işgal eden Rusya, Avrupa Birliği tüm ülkeleri ve Amerika'yı zaten karşısına almış durumda. Ambargo üstüne ambargo yiyor. Avrupa birliği doğal gaz ihtiyacının 3'te 1'ini Rusya'dan tedarik ediyor ve Avrupa için gerekli olan bu doğal gazın yarısı Ukrayna üzerinden Avrupa'ya gidiyor. Ukrayna ile ilişkileri alt üst olan Rusya'nın ürettiği doğal gazını Avrupa'ya gönderebilmesi/satabilmesi için tek alternatif yol Türkiye. En azından şimdilik. O yüzden Rusya restini çekti vanaları kapatırız diye ama boş çıktı. Ayrıca Türkiye'den gelen sebze meyveye koydukları veto çok uzun sürmez. Çünkü Türkiye dışında başka yerden bu kadar ucuza ve kaliteli sebze meyve alamazlar. Çok soğuk iklim olduğu için kendi kaynakları da sınırlı. O yüzden Rusya'nın Türkiye'ye koyduğu sebze meyve vetosu yakında kalkar.

Gelelim Türkiye-İran ilişkilerine. Rusya'nın "doğal gazı kapatırız" tehditlerine karşı Ankara, alternatif yol olarak İran ile masaya oturdu ve İran doğal gazını Türkiye'ye ve ordan da Avrupa'ya taşınması konusunda projeler yapıldı ve bu projelerde önemli yollar katetti. Rusya ile İran her ne kadar müttefik olarak gözükse de olay doğal gaz'dan elde edilecek kazanca gelince her ülke doğal olarak kendi gazını pazarlamak istiyor. Ve bu Türkiye'nin işine geliyor. Yıllardan beri üzerinde durduğumuz jeopolitik konumuz burda devreye giriyor ve doğal gaz üreticileri ile tüketici(Avrupa)'ler arasında köprü görevini yapıyor.

Türkiye ile İran arasında doğal gaz'dan ötürü bir yakınlaşma olsa da son zamanlarda ikili ilişkiler oldukça gergin. Çünkü Suriye'de Esad'ı destekleyen İran'a karşı Türkiye Esad'ın devrilmesini istiyor.

Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkileri arap baharı döneminde biraz zarar görmüştü. Türkiye, Mısır'daki müslüman kardeşleri desteklerken Suudi Arabistan karşı tarafı desteklemişti.

Suudi Arabistan ile İran arasında zaten gerilimli bir ortam vardı. İran'ın Amerika dahil olmak üzere dünyadaki 6 büyük güçle nükleer alanda anlaşmalar yapması Suudi Arabistan'ı rahatsız etti. Yemen'de patlak veren olaylarda da İran ve Suudi Arabistan karşı karşıya geldi. Nüfusu %35 Şii olan Yemen'de, Sunni'lerin elinde olan yerel yönetimin zayıflaması ve şii grup Houthi'lerin güçlenmesi İran'ın lehine oldu ve Yemen'i Şii'lerin yönetebileceği bir ortam oluştu. Yemen'i kontrol etmek aslında kızıldenize'e giriş çıkışı kontrol etmek anlamına geliyordu. İran'ın Yemen'deki şii grup olan Houthi'leri desteklemesi Suudi'ler tarafından hiç de hoş karşılanmadı. ve Suudi Arabistan Yemen'de şii gruplara karşı hava saldırıları gerçekleştirdi. Yemen'de patlak veren iç savaş sırasında Suudi Arabistan'ın İran'a ait Yemen'deki konsolosluk binalarını da vurduğu iddaa ediliyor. En son gerilim 2 Ocak'ta Suudi Arabistan'ın Şii imam Sheikh Nimr al-Nimr'i idam etmesiyle başladı. Bu olaya tepki gösteren ve çoğunluğu Şii olan İran'da patlak veren olaylar sonucunda İran'da bulunan Suudi Arabistan konsolosluğuna saldırılar yaşandı.

Ortadoğuda güç dengelerinin bu kadar değiştiği bir ortamda Türkiye'nin taraf olmak için acele etmemesi lazım. Rusya, İran ve Suudi Arabistan bölgemizde bulunan ana oyuncular ve Türkiye hepsinin arasından sıyrılarak ara-bulucu rolünü üstlenebilir. Sakin olup, anlık heyecanlara kapılmamak gerekir.